21 Nisan 2013 Pazar

Barcelona Gezisi

Buraya geldiğimden beri aklımda olan ve gezmeyi en çok istediğim şehirlerden biriydi Barcelona. Hemen oraya nasıl gittiğimizi anlatarak başlayayım.
Ryanair'den Varşova'dan El Prat'a gidiş biraz pahalı geldi diye Polonya'nın Lublin'e yakın bir şehri olan Rzeszόw'dan Girona Costa Brava havaalanına gidiş bileti aldık. Lublin'den trenle Rzeszόw'a geçtik. 
Akşam saat 20:45'de uçağımız Girona'ya gitmek üzere Rzeszόw'dan kalktı. 23:30 gibi Girona'ya vardık. Tam vaktinde vardığımız için yolcular pilotu alkışladı. Türkiye'de ve Varşova'ya gelirken hiç böyle bir şeye rastlamadığımdan tuhafıma gitti açıkçası. 
Gecenin bir vakti oraya vardığımızdan ve o gece de hostel rezervasyonumuz olmadığından gece 00:15 otobüsüne binmedik ve havaalanında sabahladık. Sabah 08:45'de havaalanı çıkışından kalkan Barcelona Bus'lara bindik. Barcelona Bus'la tek gidiş 15 Euro, gidiş - dönüş alırsanız 25 Euro. Aşağıda görünen yerden bilet alınıyor.


Barcelona Bus'la Girona'dan Estacio del Nord otobüs terminaline yolculuk yaklaşık 1 saat 10 dk sürüyor. Bütün gece havaalanında uyuyamadığım için otobüste uyudum ama daha önce bloglardan okuduğuma göre ağaçlı güzel yollardan gidiyormuş.
Barcelona'ya vardığımızda ilk işimiz terminalin oradaki Information'dan harita almak oldu. Hostel'e 14:00'den önce giriş yapamayacağımız için öncesinde bir şeyler yiyip gezmeye karar verdik. 
İlk olarak Arc de Triomp yani Zafer Takı'nı gezmeye başladık. Oradan aşağıda Parc de Ciutadella isimli çok güzel bir park vardı. 





Fotoğraflarda gördüğünüz yerleri (ki hepsi o kadar değil büyük bir park ama ancak bu kadar ekleyebilirim) gezdikten sonra hostelimize doğru yola çıktık. 
Hostel Passeig de Gracia'daydı ve elimizde harita aramaya başladık. Hostel'in bulunduğu yerde sürüyle mağazalar ve yeme içme yerleri vardı ve bana Nişantaşı'nı hatırlattı. Oraları da hosteli arama bahanesiyle gezdik. Barcelona'nın simgelerinden biri haline gelmiş ünlü mimar Gaudi'nin Casa Batllo ve Casa Milla adlı iki eserini de görmüş olduk. 
Casa Batllo

Casa Mila

Hostel'de 6 kişilik oda ayırtmıştık ama 10 kişilik odayla karşılaştık. Bunun dışında olumsuz bir yanı yoktu. Tuvaleti, banyosu temizdi, kahvaltısı iyiydi ve ilgililerdi. 
Hostel'de 1 saat kadar dinlendikten sonra Park Güell'e gitmek üzere yola çıktık. Tepede olduğu için otobüs kullandık. Otobüs biletini durağın hemen yanından girilen metrodaki makineden aldık. 24 no'lu otobüse binip Park Güell'de indik ve gezmeye başladık. Cıvıl cıvıldı. Tur otobüsleriyle bir sürü insan gelmişti. Sokak müzisyenleri vardı ve havada çok güzeldi. Tepelere çıktıkça tüm Barcelona ayaklarımızın altındaydı ve denizi uzaktan da olsa ilk oradan gördük. 






Park Güell'i de gezip bitirdikten sonra Gaudi'nin "Unfinished" eseri olan La Sagrada Familia'yı görmeye gittik. Bu eseri en çok How I Met Your Mother'da Ted derste bahsettiğinden ve onun New York'a bir gökdelen dikmesine sebep olduğundan görmek istiyordum. Gaudi bu eserine geriden bakmak isterken ona otobüs çarpmasıyla hayatını kaybetmiş ve en değişik mimarili eseri yarım kalmış.

La Sagrada Familia'nın inşaatına şuan devam edilmekte. Burayı da gezip bitirdikten sonra yemek yiyip hostelimize döndük çünkü çok yorulmuştuk artık daha fazla gezecek halimiz kalmadı.
Gece uyuduktan sonra sabah kahvaltımızı ve check-out'umuzu yapıp yola çıktık. İlk durağımız Barcelona'lara kadar gelmişken gitmemiz en önemli yerlerden biri olan Camp Nou'ydu. Metro kullanarak gittik. İnternetten araştırmıştık L5 metrosu gidiyor diye yazıyordu ama yolda sorduklarımız L3 hattını da kullanabilirsiniz dediler. Metro hatlarından bahsetmişken bilgi vereyim, Barcelona'da 6 tane metro hattı var. Birinde kullanılan bileti diğerinde kullanamıyorsunuz. Metroları çok modern. Metro'da arkadaşımın kartı makinede sıkıştı ve turnikeden geçemedi. Ben geçmiştim ve görevliden yardım istedim. İngilizce biliyordu ve derdimizi anladı hemen yardımcı oldu, arkadaşımın bileti de yanmamış oldu. Böyle de ilgililer.
Bu dipnotu da verdikten sonra L3 metrosuna bindik ve Camp Nou'ya gittik. Stad + Müze turu 23 Euro'ydu ve hiç birimiz paraya kıyamadık. Stadın içindeki mağazayı gezdik ve hatıralar aldık. Sonrasında tekrar metro ile Catalunya'ya döndük.

Oradan Barcelona Catedralini görmeye gittik. Önü kalabalıktı ve insanlar merdivenlere oturmuşlardı. Fotoğrafta göreceksiniz.


Catedral'e giriş yetişkin - öğrenci farketmezsizin 6 Euro. Catedral'in önünde gitar çalan iki kişi vardı ve gerçekten çok güzel çalıyorlardı. Oturduk onları dinledik ve bizde biraz dinlendik. Dinlendikten sonra ara sokaklardan yürüdük, oralarda da müzisyenler vardı. onları da dinledik biraz. Oradan çıktıktan sonra Barcelona'nın en meşhur caddesi olan La Rambla'ya gittik. Kalabalık, hayat dolu çok güzel bir caddeydi. 



La Rambla'yı gezip bitirdikten sonra sahile indik. İstanbul'dan Polonya'ya gelmiş ve 2 aydır deniz görmeyen biri olarak denizi görünce çok sevindim. Sahili cıvıl cıvıldı. İnsanlar bisiklet, kaykay ve paten biniyorlardı. Herkes rahattı, mutluydu ve eğleniyordu. Kimsenin elinde doğru dürüst telefon yoktu, kimse de bir sosyalleşme çabası yoktu çünkü zaten sosyaldiler. Sigara içen insan görmedik gibi bir şey, 2 günde sadece 3 kişi gördüm. Bütün bunlara ek insanlar İngilizce biliyor. Polonya'da İngilizce bilen insan sayısı çok az ve derdimizi anlatamıyoruz çoğu zaman. Orada ise durum tam tersiydi, kime bir şey sormak istesek İngilizce olarak çok rahat sorabiliyorduk. Barcelona'yı bu saydıklarım yüzünden çok sevdim. İnsana huzur ve mutluluk veren bir şehir.
Bu arada küçük bir bilgi daha vereyim. Barcelona'da bazı caddelerde ve parklarda ücretsiz Wifi var. Barcelona Wifi yazılı mavi küçük baz istasyonu gibi bir şey görürseniz ve internete ihtiyacınız varsa onun yanından ayrılmak istemeyebilirsiniz.
Sahilden bahsetmeye devam edeyim. Nisan ortası olduğundan ve haliyle denizden rüzgar aldığından biraz serindi ama çok güzeldi.


Sahili de gezip bitirdikten sonra sahil şeridindeki bir fast food restoranında oturup gecenin olmasını bekledik çünkü sabah 06:00'da Girona'dan Paris'e uçuşumuz vardı. Gece 03:45'de Estacio del Nord'dan havaalanına kalkan otobüse bindik ve Barcelona turumuz böylece sona erdi.
Barcelona'da bir kaç gün daha kalmak isterdim çünkü çok sevdim. Mutlaka gezilp görülmesi gereken şehirlerden biri.


Başka merak ettikleriniz ve sorularınız için Facebook sayfamı beğenip sorularınızı yöneltebilirsiniz.
https://www.facebook.com/pages/Sezenin-Erasmus-G%C3%BCnl%C3%BCkleri/592969644068873

2 yorum:

  1. Yolcuların pilotu alkışlaması Avrupa'da sık sık görebilecek bir şey. Ama bunun uçağın zamanında inmesi ile bir alakası yok :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupa'ya ilk defa gittiğim için ilk defa görmüştüm açıkçası:) ilk dönemde erasmus yapmış arkadaşım o şekilde bilgilendirdi beni alakası var ya da yok bilemem.

      Sil